İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, çeşitli yasal süreçler ve davalarla gündemden düşmüyor. Son günlerde ise bir bilirkişi davasıyla ilgili aldığı bir karar dikkat çekti. İmamoğlu ve avukatları, bu dava çerçevesinde gerçekleştirilecek olan duruşmaya katılmama kararı aldıklarını açıkladı. Bu kararın arka planında yatan sebepler ve olası sonuçları, hem kamuoyunu hem de siyasi arenayı yakından ilgilendiriyor.
Bilirkişi davaları, teknik bilgi gerektiren durumlarda mahkemelere yardımcı olması amacıyla uzman kişilerin davaya müdahil olmasıdır. Bu tür davalarda bilirkişi, konu hakkında uzmanlaşmış bir kişi olur ve mahkemeye bilgi verir. Ekrem İmamoğlu’nun söz konusu davada nasıl bir rol üstleneceği merakla bekleniyor. Dava, İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecini etkileyen çeşitli iddialara dayanıyor. İmamoğlu’nun avukatları, davanın seyrini etkileyebilecek güçlü bir savunma hazırlama aşamasındalar, ancak duruşmaya katılmamaları, bu sürecin nasıl şekilleneceğini sorgulatıyor.
İmamoğlu ve avukatlarının duruşmaya katılmama kararının birkaç önemli sebebi bulunuyor. Öncelikle, siyasi baskılar ve bu baskıların yargı üzerindeki etkileri, pek çok dava sürecinde dikkat çeken bir nokta oldu. İmamoğlu, bu durumu eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirerek, yargının bağımsızlığını sorgulayan bir tutum sergilemiş olabilir. Ayrıca, duruşmaya katılmamanın, kamuoyuna güçlü bir mesaj verme aracı olarak kullanılması da muhtemel. Bu şekilde, sürecin adil olmadığını ve siyasi bir amaç gütmediğini anlatarak, kamuoyundaki algıyı yönlendirmek isteyebilir.
Öte yandan, avukatlar, duruşmaların ilerleyişinde en iyi savunmayı sağlamak üzere hazırlık yapma çabası içinde olabilirler. Duruşmalara katılmadan önce, dosyadaki delilleri ve alt belgeleri daha kapsamlı bir şekilde inceleyerek, İmamoğlu’nun savunmasını en sağlam biçimde yapmak isteyebilirler. Ancak bu karar, aynı zamanda Türkiye’deki yargı sistemi üzerine tartışmaları da tekrar gündeme getirmiş durumda. Toplumda yargıya duyulan güven, İmamoğlu’nun bu duruşmaya katılmaması ile daha da sarsılabilir.
Özellikle İstanbul’un yerel yönetim kamoyuma yansıyan tartışmalarında, İmamoğlu’nun duruşmaya katılmaması, muhalefet tarafından eleştirilebilecek bir durum olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla bu karar, siyasi olarak da bir risk taşımakta. İmamoğlu'nun bu durumu nasıl yöneteceği, yasal süreçlerin yanı sıra, siyasi kariyeri açısından da büyük önem taşıyacak.
İmamoğlu’nun duruşmaya katılmama kararı almasının ardından kamuoyundaki tepkiler de sıklıkla dile getirilmeye başlandı. Bazı çevreler, bu durumu cesur bir adım olarak değerlendirirken, bazıları ise bunun yargıya olan inancı zayıflattığını savunuyor. Sosyal medya üzerinden yapılan yorumlar, İmamoğlu’nun bu kararı almasının getirdiği tepkileri gözler önüne seriyor. Destekçileri, bu kararın arkasında yatan sebeplerin bir kahramanlık hikâyesi olduğunu savunarak, onu yalnız bırakmayacaklarını belirtiyor.
Diğer taraftan, eleştirmenler ise, bu durumun İmamoğlu’na karşı olan tartışmaları daha da alevlendireceğini düşünmekte. Siyasi arenada bu tarz eylemler, genellikle her iki tarafı da provoke edebilir. Bu bağlamda, İmamoğlu’nun kararı, hem kamuoyundaki tartışmalara hem de hukuki süreçlere etki edecek şekilde şekillenebilir.
Sonuç olarak, Ekrem İmamoğlu ve avukatlarının yapılan bilirkişi duruşmasına katılmama gibi almış olduğu bu karar, sadece mahkeme sürecini değil, aynı zamanda İstanbul’un yerel yönetimini ve Türkiye’nin genel siyasi yapısını da etkileyebilecek kuvvetli bir hamle olarak görünmekte. İmamoğlu’nun bu kritik noktada alacağı kararlar ve izleyeceği strateji, önümüzdeki günlerde dikkatle takip edilecektir. Bu durum, siyasetin dinamik yapısını ve kamuoyunun tepkilerini daha da görünür kılacak gibi görünüyor.