Kadın cinayetleri, Türkiye'de son yıllarda giderek artan bir sorun haline geldi. Ülkemizde maalesef birçok kadının yaşamı, eski eşler veya partnerler tarafından sonlandırılmakta. Bunun son örneklerinden biri de Sinem isimli genç bir kadının başına geldi. Sinem, eski kocası tarafından tam 7 yerinden bıçaklanarak ağır yaralandı. Olay, sadece bir kadının hayatını tehlikeye atmakla kalmayıp, toplumda kadın cinayetlerine karşı duyulan öfkeli ve üzgün tepkilerin artmasına sebep oldu. Ancak en çarpıcı olanı, sanık için mahkemenin verdiği 'iyi hal' indirimi. Bu karar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve adaletin tecellisi konusunda tartışmalara neden oldu.
Sinem, birkaç yıl süren evliliğin ardından son derece stresli ve tehlikeli bir süreçte eski eşi Hasan'dan boşandı. Boşanmanın ardından, Hasan çeşitli bahanelerle Sinem'i rahatsız etmeye devam etti. Sinem'in yeni bir hayata adım atmasının önünde engeller yaratmaya çalışan eski eşi, nihayetinde korkunç bir suça imza atarak Sinem'i 7 yerinden bıçakladı. Olay, Sinem'in komşuları tarafından fark edildi ve hızla 112 Acil Servis'e haber verildi. Sinem, hastaneye kaldırıldığında hayati tehlikesi vardı fakat bir süre tedavi edilmesinin ardından taburcu edildi.
Mahkeme süreci başladığında, kamuoyunda büyük bir beklenti oluştu. Sanık Hasan, olay gününü ve cinayeti nasıl gerçekleştirdiğini inkar etmedi, fakat "duygusal anlar yaşadım" diyerek bir tür savunma mekanizması geliştirmeye çalıştı. Sinem'in yaşadığı travmanın boyutları göz önüne alındığında, sanığın bu durumunu mahkeme değerlendirmeye aldı. Olayın kadın cinayeti olarak değerlendirilmemesi ve sanığın önceki sabıka kaydı bulunması, mahkemedeki savunmasında 'iyi hal' indirimine gitmesine neden oldu.
Mahkeme, Sinem'i bıçaklayan Hasan'a 7 yıl hapis cezası verirken, 'iyi hal' indirimi uygulayarak cezasını 4.5 yıla düşürdü. Bu durum, kadın hakları savunucuları ve toplumun geniş kesimleri tarafından sert bir dille eleştirildi. Birçok insan, mahkemenin bu kararının; kadına yönelik şiddeti normalleştirdiği ve mevcut yasaların yetersizliğini bir kez daha gözler önüne serdiği görüşünde birleşti. Özellikle sosyal medya platformlarında #KadınaŞiddeteHayır etiketiyle başlatılan kampanyalar, olayın yankı bulmasına vesile oldu. Ayrıca, Sinem’in avukatları da yukarıda belirtilen cezanın yetersiz olduğunu belirterek, karara itiraz edeceklerini açıkladı.
Sonuç olarak, Sinem'in bıçaklanması ve eski eşinin 'iyi hal' indirimi alarak cezasının düşürülmesi, sadece bireysel bir durum değil, aynı zamanda toplumun kadınlara yönelik şiddet ve adalet anlayışını sorgulaması için bir fırsat haline geldi. Sunulan bu davanın gündemde kalması, kadınların fiziksel ve psikolojik şiddet mağduru olmaması için mücadelenin devam etmesini sağlayabilir. Mahkemelerin bu tür davalarda daha dikkatli olmasının ve kadınların korunması adına daha sıkı yasaların getirilmesinin elzem olduğu bir gerçek. Sinem’in başına gelenler, Türkiye’de ve dünyada kadın cinayetlerini gündeme taşımakla kalmayıp, toplumun her kesiminde bir farkındalık yaratma ihtiyacını arttırdı. Sinem gibi tüm kadınların hayatı, onurlu ve güvende hissetmeleri adına gönül rahatlığıyla yaşanmalıdır.